Run for the arctıc

alt

RUN FOR THE ARCTIC

UZUN MESAFE KOŞUCUSU PAU CAPELL'İN İLK KIŞ PROJESİ

 

Ilık akşamlarda çakıllı dağ patikalarında koşmaya alışkında olsa, kim 250km’yi dondurucu rüzgarlarda, dize kadar gelen karların içinde ve -28°C soğukta koşmayı ister? Dünya şampiyonu ultra koşucu Pau Capell tam da bu kontrastın peşinde. Zorluk yaşamak istiyor. Amacı sadece bir uzun mesafe koşusu yapmaktan çok daha önemli ve kabul edelim ki Pau uzun mesafe koşularına alışkın.

İklimimiz değişiyor. Sonuçları da bütün dünyayı etkiliyor. Değişmeyen hiçbir yer kalmayacak ama her yerin değişimi kendine göre olacak. Bazı bölgeler ısınırken diğerleri soğuyacak. Değişimler çok sayıda olası sonuca göre olacağı için tam olarak neler yaşanacağını bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey varsa o da Kuzey Kutbunun ısındığı. Geçtiğimiz yirmi yılda buradaki ısınma oranı dünyanın geri kalanının iki katı oldu. Şimdi bir şeyler yapmazsak yüzyılın sonunda Kuzey Kutbu 5-10ºC daha sıcak olacak.

“Birkaç yıl önce kutup ayıları hakkında bir belgesel izledim,” diyor Pau. “Kuzey Kutbundaki buzullar eridiğinden hayatta kalabilmek için ekstra 250km daha fazla seyahat etmeleri gerektiği söyleniyordu. Bunun çılgınca olduğunu ve sorumlusunun da bizler olduğunu düşündüm. O andan itibaren bir şeyler yapmaya karar verdim ve kutup koşusu fikri de böylece ortaya çıktı.”

Koşuya karar verdiği günden iki yıl sonra, Norveç, Alta’da -30ºC’ye yakın bir soğukta sert kuzey rüzgarlarına doğru dikilirken Pau bunu başarıp başaramayacağını merak ediyordu.

“İlk birkaç gün çok şaşırtıcıydı. Uzun mesafeleri koşmaya alışkın olduğumdan performanstan yana bir endişem yoktu. Ama kirpiklerimin donmasını ve bandanamın üzerinin buzla kaplanmasını beklemiyordum. Nefes almakta zorlanmanın tehlikeli olabileceğini düşünmeye başlamıştım. Koşuyu bitirebileceğimden emin değildim. Bu koşullarda koşmak pek sağlıklı gözükmüyordu.”

Ancak, Pau acı ve rahatsızlıkla başa çıkmak konusunda oldukça başarılı. Kendini ne zaman zorlayacağını ve ne zaman geri adım atacağını bildiği için kısa sürede bir ritim tutturabiliyor. Ancak, hızını düşüremezdi. Güneşi kovalayıp gün batımına kadar günlük 50 km yol alabilmek için her gün hızını biraz artırması bile gerekiyordu..

“Her gün gün ışığı azalıyordu ve dördüncü gün olan rota biraz daha uzun olduğu için öğlen 12:00’da güneş batana kadar yol almam gereken mesafeyi alamadım. Son iki saatte bir kafa feneri kullanmam gerekti ve öğleden sonra 14:00 ’da koşuyu bitirdiğim düşünülürse bu oldukça tuhaftı”

250 kilometrelik rota boyunca kendisinin deli olduğunu düşünen yerlilerle karşılaştı. “İnsanlar bana sürekli olarak neden diye soruyorlardı,” diyor Pau. Ancak, projesinden bahsettikçe insanlar ona hak vermeye başladılar. Yerel iklimdeki değişiklikleri birinci elden tecrübe ediyorlardı ve gelecekte onları nelerin beklediği konusunda endişeliydiler.

Norveç’in patikası dramatiktir. Dik dağlar derin fiyortlara dayanır, nehirler dar vadilerden akar ve tarım ve yerleşime uygun düz toprak çok değerlidir. Böyle bir patikada iklim ısınmaya başladığı zaman toprak kayması ve çığ risklerinin yanı sıra yükselen deniz seviyesinin kıymetli düz patikaları yutması sorunu da ortaya çıkar.

Üstelik burası gezegenin yalnızca küçük bir bölümü. Diğer bölgelerde, hepsi kendince sorunları beraberinde getiren farklı tehlikeler ortaya çıkabilir.

“İklim değişiminin etkileri her yerde aynı olmaz,” diyor buzul bilimci Heidi Sevestre. “Ancak, dünyada bir yerde iklim değişiminin etkilerini çok daha fazla hissediyoruz. Kuzey Kutbu. Burada olanlar diğer her yerde hissedilir. Öyle olduğunu düşünmesek de Kuzey Kutbuna sıkı bir şekilde bağlıyız. Kuzey Kutbu bu kadar hızlı bir şekilde ısınmaya devam ederse dünyanın geri kalanına neler olacağını hayal edin.”

Run For The Arctic'in arkasındaki neden de budur. Amacı bizi sonuçların neler olacağını ve bizi nasıl etkileyeceğini hayal etmeye teşvik etmek. Değişimin gerekli olduğunu bize hatırlatmak ve günlük hayatımızda gezegeni olumlu yönde etkileyecek değişiklikler yapmak konusunda bize ilham vermek.

“Bu bir performans projesi değil,” diyor Pau. “Bu, sosyal bir proje. Bir harekete öncülük etmek istiyorum. İnsanları arabaları yerine bacaklarını çalıştırmaya teşvik etmek istiyorum. Böylece bu iklim durumunu değiştirmeye yardımcı olabiliriz.”

“Önemli olan iklim değişiminin başlıca nedeninin biz olduğunun anlaşılması,” diyor Heidi. “Bu, aynı zamanda başlıca çözümün de biz olduğu anlamına geliyor. Günlük hayatta yaptığımız her şeyin iklimimiz üzerinde olumlu veya olumsuz etkileri oluyor. İşte bu yüzden, bunun olumlu bir şey olmasını sağlamamız gerekiyor.”

Sen ne yapacaksın?

Run For The Arctic belgeselinin tamamını Buradan izle ve Protect Our Winters’ Cost Of Carbon Hesaplayıcısı ile kendi seyahatinin karbon ayak izini hesapla..

PAU CAPELL HAKKINDA

;

E-posta adresinize gönderilen linki tıkladıktan sonra, üyelik işleminiz tamamlanacaktır.